8 Şubat 2014 Cumartesi

Harry Potter ve Felsefe Taşı ( En sevdiğim sahneler -1)

Her tatilde mutlaka Harry Potter ve Lord of the Rings serilerini izlerim. Bu tatile J.R.R Tolkien'le başladım . Bir günde üç filmi izledikten sonra gerçek dünyaya dönmek gerçekten zor oldu. Ben de bu büyülü dünyayı J.K.Rowling ile devam ettirmeye karar verdim. Yıllarca Harry'den o kadar çok bahsettim ki bu kez de en sevdiğim sahneleri budaya koymak istedim. Bu yazıda Harry'nin ilk Quidditch maçına kadar olan kısmı olacak. Hadi o zaman başlayalım. 

1) Harry teyzesi ve onun ailesiyle beraber yaşamaktadır ve teyzesi ile ailesi her türlü eziyeti Harry'e çektirmekten geri kalmazlar. Harry'nin o haline o kadar içerlemişim ki yıllardır her izlediğimde şu sahneyi görünce bir "Oh!" çekiyorum. 


2) Harry Potter'ı ilk okuduğumda 8 yaşındaydım ve 11 yaşına geldiğimde Hogwarts'tan mektup beklemedim desem yalan olur. Dursley malikanesini basan mektupları görünce gülümsememek elde değil. 


3) Vernon enişte bu olaydan sonra evi terk etme kararı alır ve hep birlikte bir adacıktaki kulübeye giderler. Harry'nin burada yalnız doğum günü kutlaması hep kalbime dokunur.



4) Doğum gününde Harry'nin talihi döner ve Hagrid, Vernon Enişte'nin engel olduğu mektuplardan bir tanesini Harry'e iletir. 


5) Bu sırada Hagrid'in getirdiği pastayı yiyen Dudley de Hagrid'den nasibini alır. Bize de yeni bir "Oh olsun!" demek düşer. 


6)Hagrid Harry'i alır ve götürür. Okul eşyalarını almak için Diagon Çıkmazı'na giderler. Harry'nin alnındaki yara izi asasında da onu takip eder. Harry ve asasının ilk buluşması: 


7) Alışveriş tamamlandıktan sonra sıra Hogwarts'a gitmeye gelir. İşte o büyülü bilet: 


8) Harry önce şaşırsa da sonra o platforma gidecek birilerini bulur. Tabi bu kitaplar boyunca sık sık karşımıza çıkacak olan, Harry'nin yakın arkadaşı Ron ve Weasley ailesidir. 


9) Harry ve Ron trende tanışırlar. Ron Harry'nin ününü daha önce duymuştur ve yara izini görmek ister. ( Harry'deki gururlu ifadeye dikkat!) 



10) Tren Hogwarts'a varır. Yemekten önce Seçmen Şapka'nın onları sınıflara ayırmasını beklerler. Bu sahne en sevdiklerim arasında. 


11) Harry henüz birinci sınıftayken Quidditch takımına girmekle ününe ün katar. Bu da Harry ve Snitch'in ilk buluşması:


12) Harry ve Ron daha ilk günden sorumsuzluğa başlarlar ve McGonnagal'ın dersine geç kalırlar. Harry ve Ron sınıfa girdiğinde McGonnagal masada kedi haliyle durmaktadır ama bunu bilmedikleri için azıcık dedikodu yaparlar. Sonrasında yüzlerinde oluşan ifade bizi gülümsetmeye yetiyor.



13)  Hikayedeki favori karakterim Hermione (zaman zaman Ron). Hermione ve Ron arasındaki çekişmeler her zaman favorim oldu. (Bu fotoğrafı bir yerden aldım artık copyrightını Allah affetsin.) 


14) Harry ve Ron'un Hermione'yi trollden kurtardığı sahne de filmdeki büyük olayların habercisi. 


15) Bu daaa Harry'nin ilk Quidditch maçına çıktığı sahne. İnsan gururlanıyor doğrusu.


Filmin diğer yarısı daha sonra gelecek. Bu güzel macerayı çocuksu bulabilirsiniz ama etrafınızdaki miniklerle izlerken eminim siz de keyif alacaksınız. 














26 Ocak 2014 Pazar

Ne izlemeli? (Film tavsiyeleri 1)

Ankara'da hava kapalı ve yağmurlu. Dışarı  çıkmak istemeyenler için evde geçireceğiniz zamanı kıymetlendirecek önerilerim var. 

Hayal gücünün insanoğluna bahşedilen en özel yetenek olduğuna inansam da yaşanmış olaylardan yola çıkılarak çekilen filmlerin yeri çok ayrı. 

Efendim, insan beyni muazzam. Psikoloji çok karışık ve bir o kadar da ilgi çeken bir alan. Üç adet film önerim olacak, üçü de uygulanmış psikolojik deneyleri konu alıyor. İzleyecek olanlara bol keyifler diliyorum.    

1) Das Experiment - Deney 

2001 yılında çekilen film Alman yapımı, yönetmen olarak Oliver Hirschbiegel karşımıza çıkıyor. Film, öğrencilerin kısa süreliğine mahkum ve gardiyan rollerini canlandırdığı 1971 yılında yapılan Stanford Hapishane Deneyi'nin yeniden kurgulanmış hali. 
Çok kısa sürede insanın kendini tanıyamaz hale gelmesi sinir bozucu, kabul. Fakat acımasız olmaya ne kadar müsait olduğumuzu görmemizi sağlayacak türden bir şey. IMDb puanı 7.8, bence yerinde bir puan. 

2) Clockwork Orange - Otomatik Portakal

Çok klasik, bir çok listede yerini almış filmimiz 1971 yapımı. Yönetmen koltuğunda ise -buraya çok güzel bir sıfat yazmaya çalıştım ama bulamadım- Stanley Kubrick var. Film azılı suçluları yola getirmek için uygulanan ve trajik bir şekilde sonlanan bir deneyi anlatıyor. Gerçekte deney 60'lı yıllarda eşcinsellikten soğutma amaçlı uygulanmış. Not: filmde bol bol Beethoven duyacaksınız. IMDb notu 8,4 ancak bence bir 9u hak ediyor.

3) Die Welle - Tehlikeli Oyun


" Bu Almanların deney takıntısı ne yahu?" diyebilirsiniz ama bu benim favorim. Aslında ödevim olan bir şeyi bu kadar sevebileceğimi düşünmezdim ama sonrasında kendimi çok sorguladığım bir film. Dennis Gansel hem yönetmen hem oyuncu olarak karşımıza çıkıyor. Filmin teknik özelliklerini değerlendirecek düzeyde bilgim olmamasına rağmen filmin bu yönden eksikliklerinin olduğunu düşünüyorum. 2008 yapımı filmimiz 1967 yılında demokratik toplumda yaşan insanların faşizme olan eğilimlerini araştıran bir deneyim güncellenmiş hali. Demokratik bir ülkede yaşayan ve faşizmden nasibini fazlasıyla almış bir toplum olsa da resmin ne kadar çabuk değişebileceğini gösteriyor bu film. Ayrıntılara dikkat ederek izlemenizi öneririm. IMDb 7,6 yı uygun görmüş - kim veriyor bu puanları çıksın bir konuşalım- bence 8,5-9 arası bir puanı olmalı.


Yeni önerilerim olacak. Mutlu olun, mutlu edin.